bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek42
- düşün ki o bunu okuyor17
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz20
- iğrenç bir his tarif et30
- sözlük kızlarının saç rengi18
- anın görüntüsü9
- icardi190510
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi10
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır10
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
entry'ler (42)
ubuntu'nun sloganıdır.
olmamış pişmemiş bir işletim sistemi denemesidir. bilmeyen kullanmayan için çok güzel ve "aa bu ücretsizmiş, gelin bunu kullanalım, hem de türk malıymış" izlenimi verebilmesine karşın türk işi değildir. tamam arayüzlerde elbetteki türkçe kullanacaksın, zaten onu yapmaman mümkün değil ama sıfırdan ben türkçe işletim sistemi yazdım demek mantıksızdır. linux çekirdeği kullanır ki hayatta hiçbir türk, türkçe çekirdek yazıp üzerine bir işletim sistemi çalıştırmış durumda değildir. (en azından şimdilik) ha olmuş mudur? olmamıştır. pardusçularla çeşitli ortamlarda görüşmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki "kızmayın ama yapamamışsınız, olmamış tam, eğreti duruyor" güncellemelerdeki yetersizlikleri bi yana dursun siz bir işletim sistemi düşünün ki ilk zamanlarında resmi forumu bile olmasın. oysa herşey komunitedir. bu konuda en iyi işletim sistemi için şiddetle (bkz: ubuntu) ubuntu şu an pardustan çok daha olgun ve kullanışlı durumdadır. ama bu başarı tesadüfi değildir, ubuntu komunite desteğine çok önem vermiş ve beni geliştirecek olan kullanıcılarımdır diyerek devasa bir ubuntuforums kurmuştur. aktif üye sayısı yaklaşık 70binlere yaklaşmıştır. insanların desteği bu tür açık kaynak projelerinin temelini oluşturmaktadır. yoksa tübitak yapmış, bizim murtaza abi yapmış önemi yoktur. deskteklenmesi gereken ücretsiz kod açıklığıdır. (bkz: open source) çıkış felsefesi ise ubuntuyu diğer linuxlardan ayırır. (bkz: linux for human beings)
yanlış bir önermedir. teklif etmezler, ne isterlerse direk alırlar...
bazen insanı salak bir duruma sokabilmektedir. pantolonun düğmesinin hemen altında sarkan kumaş parçasının kesilmesinin gerekmediğini, o fazlalığın kemeri ortalamak görevi ile yapıldığını idrak etmektir. gerçi aynı şekilde volkman kulaklığının birinin kablosunun uzun yapıldığında, bunun boynun arkasından dolaşak kısmı olduğunu anlamayıp ikisini de eşit olacak şekilde kesmiştim ama neyse. ya da bende bir kesme hastalığı mı var anlamadım.
uzak mesafeli bir ilişki sürdürüyorsanız kaçınılmazdır. o rüya hiç bitmesin istersiniz. ağlamak üzereyken boğanıza birşeyler düğümlenmiş hissi ile karışık bir burukluluk ve mutluluk hali yaratır. (bkz: nişanlılık)
kırklareli'ne bağlı demirköy ilçesi yolu üzerinden ayrılarak sarpdere köyü'nden ulaşılabilen dupnisa mağarası yazın ortasında size 10 derece gibi bir soğukluk yaşatabilecek bir yerdir. türkiye'de nadir yarasa türlerinin bulunduğu bir mağaradır. içerisi iki kısımdan oluşur. sulu ve kuru mağara. kuru kısım nispeten ılık olmakla birlikte ilk başta bulunan sulu kısım buz gibi soğuktur. yazın bile uzun kollu giysilerle girilmesi gereklidir. girişinde dere kenarında piknik yapılan bir yer bulunmakla birlikte giriş cüzi bir ücrete tabidir.
ben "sen"im, sen "ben"sin. Bırak aşk üzerimize gelsin.
ısı veren herşeyi denemenize yol açabilmektedir. saç kurutma makinesini bozmaya kadar gider.
gerçekleştirilmesi çok zor değildir. ama bence yeni kız arkadaş edinme yöntemleri olarak ele alalım başlığı:
1. sıradan gözüken bir mevzu ile tanış. tanışma faslını çok kısa tut ve tel falan isteme.
2. hoşlanma belirtileri göster, bişeyler gevele ama utangaç gibi görün
3. ondan uzaklaşır görünüp başka kızların arasında bulun, onları güldür, hedef kız seni görsün
4. saçma bi sebepten telefonunu iste, sende ona ver ama sebep çok sıradan gözüksün
5. hedef kıza bir sürpriz yap, küçük bir hediye ver ama kendi emeğin olsun, verirken gözlerinin içine anlamlı bak, hafif ama etkili bir gülümseme ile "şimdi gitmem gerekiyor" deyip ayrıl
6. bir hafta kadar hiç karşısına çıkma, telefon da etme, telefonu ondan bekle
7. hala telefon etmediyse başka bir kız grubu içindeyken onunla şans eseri karşılaşmış gibi gözüküp onu da bir aktiveteye çağır, gelmezse üsteleme
8. bekle
9. olmazsa başka birine yönel, eskisini de boşlama ne olacağı belli olmaz. baştan aşamaları tekrar et.
not: çok çapkın imajı verme, cool da takılma. kadınlarla samimi ama çok rahat takılan biri gibi olman yeterli. doğal davran, yanlışlıkla ağzından seni seviyorum gibi bişey çıkarken kendini durdurman ona bağıra çağıra "seni deliler gibi seviyorum" dan kat kat fazla etki yaratacaktır. çünkü bilinç altında seni önemsiyorumu verip gizlemeye çalışmak daha etkili görülür.
yanlışlar ve doğrular:
yanlış: benimle çıkar mısın?
doğru: yeni bir cafe açılmış ve inanmazsın süper bir kahvesi var, arkadaşımla gittim çok beğendim. akşamüstü çok iyi gider, ne dersin?
yanlış: kız arkadaşım olur musun?
doğru: seni daha da yakından tanıdıkça öyle hoşuma gidiyor ki...
yanlış: seni çok seviyorum, senin için herşeyi yaparım
doğru: seninleyken zamanın nasıl geçtiğini bir türlü anlayamıyorum. enerjini hissediyorum ve bu bana öyle iyi geliyor ki, neyse doyduysan kalkalım mı? benim bir işim vardı da onu bile unutmuşum...
yanlış: tanışabilir miyiz?
doğru: yere bir not düşürüp, "pardon bu not sizden düştü" deyip notu ona verin. nota önceden mesela şöyle yazabilirsiniz. "tatlılığından seninle tanışmaya bile cesaret edemedim, ne kadar aptalım di mi?" hemen oradan uzaklaşıp sonrasındaki günlerde tesadüfen karşılaşmış gibi yapıp esas tanışma başlatabilirsiniz. yani işin özü ilk hareketi çok sert yapmamak ve sanki yanlışlıkla olmuş gibi göstermek ama ilgilendiğinizi de belli etmektir. tek fark doğrudan değil de dolaylı olarak belli etmenizdir.
1. sıradan gözüken bir mevzu ile tanış. tanışma faslını çok kısa tut ve tel falan isteme.
2. hoşlanma belirtileri göster, bişeyler gevele ama utangaç gibi görün
3. ondan uzaklaşır görünüp başka kızların arasında bulun, onları güldür, hedef kız seni görsün
4. saçma bi sebepten telefonunu iste, sende ona ver ama sebep çok sıradan gözüksün
5. hedef kıza bir sürpriz yap, küçük bir hediye ver ama kendi emeğin olsun, verirken gözlerinin içine anlamlı bak, hafif ama etkili bir gülümseme ile "şimdi gitmem gerekiyor" deyip ayrıl
6. bir hafta kadar hiç karşısına çıkma, telefon da etme, telefonu ondan bekle
7. hala telefon etmediyse başka bir kız grubu içindeyken onunla şans eseri karşılaşmış gibi gözüküp onu da bir aktiveteye çağır, gelmezse üsteleme
8. bekle
9. olmazsa başka birine yönel, eskisini de boşlama ne olacağı belli olmaz. baştan aşamaları tekrar et.
not: çok çapkın imajı verme, cool da takılma. kadınlarla samimi ama çok rahat takılan biri gibi olman yeterli. doğal davran, yanlışlıkla ağzından seni seviyorum gibi bişey çıkarken kendini durdurman ona bağıra çağıra "seni deliler gibi seviyorum" dan kat kat fazla etki yaratacaktır. çünkü bilinç altında seni önemsiyorumu verip gizlemeye çalışmak daha etkili görülür.
yanlışlar ve doğrular:
yanlış: benimle çıkar mısın?
doğru: yeni bir cafe açılmış ve inanmazsın süper bir kahvesi var, arkadaşımla gittim çok beğendim. akşamüstü çok iyi gider, ne dersin?
yanlış: kız arkadaşım olur musun?
doğru: seni daha da yakından tanıdıkça öyle hoşuma gidiyor ki...
yanlış: seni çok seviyorum, senin için herşeyi yaparım
doğru: seninleyken zamanın nasıl geçtiğini bir türlü anlayamıyorum. enerjini hissediyorum ve bu bana öyle iyi geliyor ki, neyse doyduysan kalkalım mı? benim bir işim vardı da onu bile unutmuşum...
yanlış: tanışabilir miyiz?
doğru: yere bir not düşürüp, "pardon bu not sizden düştü" deyip notu ona verin. nota önceden mesela şöyle yazabilirsiniz. "tatlılığından seninle tanışmaya bile cesaret edemedim, ne kadar aptalım di mi?" hemen oradan uzaklaşıp sonrasındaki günlerde tesadüfen karşılaşmış gibi yapıp esas tanışma başlatabilirsiniz. yani işin özü ilk hareketi çok sert yapmamak ve sanki yanlışlıkla olmuş gibi göstermek ama ilgilendiğinizi de belli etmektir. tek fark doğrudan değil de dolaylı olarak belli etmenizdir.
-de -da ekinin cümlenin anlamını ne denli değiştirdiğine süper bir örnektir. erkeklere özgü bir olay gibi göstermekle kalmayıp, yapan kızları hafiften de olsa dışlama-garipseme etkisi de içermektedir.
dag basinda dag evinde yaşasa daha iyi olacağını düşündüğüm kızdır.
Yeter be!! Yapmıycam size bi daha yemek falan, babanız pişirsin, siz de sofrayı kurun, yiyin, sonra da bulaşıkları halledersiniz. hadi yatıyom ben, yeter artık be...
abartılı şekilde bir dizi seyretmeye başlamanızla mümkündür. misal ben fazla prison break seyretmekten düşünceli şekilde gözü kısıp kafamı öne eğip, elimde saçma aletlerle, sağa sola hızlı hızlı bakışlar atıp arkadaşlarıma görevler verir buldum kendimi ordan biliyorum.
şirkettinizin size ödünç verdiği laptop gibidir. bu bilgisayar benim dersiniz ama eve götürmenize izin verilmez. *
okeyde her beş taşın oluşturduğu küme.
geri döner ümidiyle sevgili beklemeye benzer. bekledikçe gelmez olur, istemesen kapından ayrılmaz, dışarı çıkamaz olursun
"aman git be neresini beğendin anlamadım"
biz burada sözlük yazarları olarak görevimizin başında yazılar yazarken millet neler yapıyor diye düşünmekten kaynaklanmaktadır *